Çankırı

Çankırı: Ankara’ya yakın olması büyük avantaj, Ankara-Kastamonu karayolu üzerinde. Tarihi ve turistik özellikleri çok fazla öne çıkmayan ve hatta, Müzesi, ziyaretçi azlığı nedeniyle ücretsiz gezilebilen şirin bir ilimiz.

ULAŞIM

Çankırı-Kastamonu arasındaki uzaklık: 114 km. Çankırı-İnebolu arasındaki uzaklık: 151 km. Çankırı-Karabük arasındaki uzaklık: 195 km. Çankırı-Ankara arasındaki uzaklık: 131 km. Çankırı-İstanbul arasındaki uzaklık: 497 km.

TARİH

Yörede yaşayan ilk yerleşimciler: Hititler, Luvile ve Arzavılilardır.

MS.5.yüzyılda, Gangra ismiyle bilinen Çankırı yöresi: Roma’nın Galatya vilayetine bağlanır. Galatya vilayetinin kralı: Deitaros. Deitaros: Roma imparatoru Sezar’ın öldürülmesi olayına karıştıktan sonra, MS.41 yılında, bölgeye döner ve Anadolu toprakları üzerindeki Roma egemenliğinin önemli bir şahsiyeti olmuştur.

Çünkü, hakimiyet kurduğu bu topraklarda, kent yapılaşması ve tarımın gelişmesinde önemli katkıları olmuştur.

Daha sonra, bölgede Bizans hakimiyeti görülür. 1082 yılında ise, Türkler, bölgeye gelmeye başlarlar. 1082 yılında, Emir Karatekin, Çankırı yöresini, Bizanslılardan ele geçirir. Bölgede uzun süre egemenlik sürdüren Emir Karatekin’in türbesi, günümüzde Çankırı şehrindedir.

1471 yılında, Fatih Sultan Mehmet, Candaroğulları Beyliğini ortadan kaldırarak, yöreyi, Osmanlı topraklarına katar.

Evet, tarihi süreç, özetle böyle. Malum, bizim amacımız Çankırı’nın gezilecek yerlerini anlatmak.

Çankırı

GENEL

İl merkezinin, denizden yüksekliği: 720 metredir. Yöre; yüzde 60 oranında dağlık ve yüksek tepelerden oluşan bir coğrafya üzerinde kurulmuştur.

Yörede: karasal iklim şartları hüküm sürmektedir. Kışlar serin, yazlar ılık geçmektedir.

İl’in ekonomik yapısı: tarım, hayvancılık ve madencilik sektörüne dayanmaktadır.

NE YENİR

Çankırı il merkezi ve çevresinde yemenizi önereceğim yöresel tatlar: yaren güveci, mantı, yağlı gözleme olabilir.

GEZİLECEK YERLER

Çankırı

ÇANKIRI MÜZESİ

Müze: şehir merkezinde, Atatürk Bulvarında, Kültür Merkezindedir. Müze, Ağustos 1981 tarihinden bu yana, kültür merkezinin ikinci katında bulunmakta olup 2 teşhir salonu, depo ve bürolardan oluşmaktadır.

Müzede, Arkeolojik ve Etnografik eserler, birlikte sergileniyor. Toplamda, çeşitli dönemlere ait, 19.000 civarında eser bulunduğu ve bu eserlerin 2.000 kadarının arkeolojik ve 1.200 kadarının Etnografik ve 16.000 kadarının ise sikkelerden oluştuğu biliniyor.

Arkeolojik eserler: Bu bölümde: Hitit, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait çeşitli eserler ve sikkeler sergileniyor. Sergilenen eserler arasında bulunanlar: cam, boncuk, bronz aletler, süs eşyaları, cam gözyaşı şişeleri, koku şişeleri, tıp aletleri, kandiller, iğneler, yüzükler, çeşitli heykel parçacıkları var.

Etnografik eserler ise, Çankırı ve çevresinden toplanan çeşitli dokumalar, el işlemeleri, hat sanatına ait eserler, baskı kalıpları, çeşitli kıyafetler, silahlar, süs eşyaları ve günlük hayatta kullanılmış eserler.

Salonun orta bölümünde: Kurtuluş savaşında, cephane taşıyan tarihi bir kağnı var. Binanın dış cephesindeki boşluklarda ise, Hitit dönemine ait aslan heykelleri, Roma dönemine ait aslan heykeli, mezar stelleri, mil taşları, sütun kaideleri ve başlıkları bulunuyor.

Fosiller: Çorakyerler mevkiinde yapılan kazılar sonucu, 8 milyon yıl öncesine ait fosiller bulunmuştur. Fil, gergedan, koyun, keçi, domuz, geyik, zürafa fosilleri: Çankırı Müzesinde özel bir bölümde sergileniyor.

Çankırı

TAŞ MESCİT

İl merkezinde, Selçuklulardan kalma en önemli yapıdır. Yapı: iki ayrı kısımdan oluşmaktadır. Şifahane denilen kısım: Çankırı Atabeyi Cemaletten Ferruh tarafından, 1235 yılında yapılmıştır. Daha sonra, buraya, 1242 yılında, başka bir kısım ilave edilmiştir.

Yapıda en göze batan ve dikkat çeken özellik: yapının üzerinde bulunan iki figür.

Birinci figür: 100 x 25 cm. ölçülerinde olup gövdeleri birbirine dolanan, iki ejder/yılan motifi var. Bu motifin: günümüzde kullanılan “Tıp Sembolü” olduğu biliniyor.

Ancak, ne yazık ki bu sembolün orijinali kaybolmuş veya daha açık bir ifade ile çalınmış ve yerine, aslına uygun olarak günümüzde yenisi yapılmıştır.

İkinci figür: bu, yöre halkı tarafından “su içen yılan” olarak da biliniyor. Bu figür: bir heykel görünümünde. Gözenekli taştan yapılmış olan parça: kupa şeklindedir. Gövdesine bir yılan sarılıyor ve üst kısmında uzantı yaparak sonuçlanıyor.

Bu motif ise, günümüzde “Eczacılık Sembolü” olarak kullanılıyor ve orijinali, halen Çankırı Müzesinde sergileniyor.

İMARET CAMİSİ

İl merkezindedir.

Kitabesinde, Candaroğlu Kasım Bey tarafından, 1397 yılında yaptırıldığı bilinmektedir.

Yapı: moloz taştan yapılmış olup, mimari olarak, yüksek değer taşımıyor. Minaresi, yıkılma tehlikesi göstermesi üzerine, yakın zaman önce sökülmüş.

ÇANKIRI KALESİ

Şehir merkezinin kuzeyinde, küçük bir tepe üzerindedir. 100 x 200 metre ölçülerindeki kale, yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. 1830 yılına kadar işlevini sürdürmüş ve 1847 yılında yine kalabalık bir yerleşim yeri olarak bilinmekte ise de, aynı yıl ortaya çıkan kolera salgını nedeniyle, halk, kale bölgesini terk etmiştir. Daha sonra, kale, sürekli olarak  tahribata uğramıştır.

İlk olarak Hititler döneminde: MÖ.1200 yıllarında, Mitridadet tarafından yaptırıldığı tahmin edilen kale yapısından, günümüze sadece birkaç sur kalıntısı ayakta olarak gelebilmiştir. Bu surlar: moloz taş ve tuğla karışımı olarak örülmüştür. Kapısı: doğu yönündedir. Kaleye ulaşım: doğu ve kuzey yönlerindendir.

Kalenin bulunduğu yerin yüksekliği: yaklaşık 150 metre civarındadır. Kale bölgesi geçmiş  dönemlerde ağaçlandırılmış ve günümüzde bir mesire yeri olarak da kullanılmaktadır.

Ancak, tarihi kalıntı görmek isterseniz, kale kapısı tarafındaki duvar kalıntısı, kale içinde: kaya mezar, iskan kalıntıları ve pişmiş toprak kap parçaları ve Çankırı Fatihi Emir Karatekin Bey’in türbesi var. Kendisinin, 1106 yılındaki Haçlı seferlerinde öldüğü sanılıyor.

Türbe: Danışmentliler döneminden yani 14.yüzyıldan günümüze kalmıştır. İçinde, 4 adet sanduka görülüyor. Bunlar: kendisiyle birlikte eşi ve iki çocuğudur. Türbe yapısının mimari özelliği önemli  değil, ancak Karatekin Bey’in Çankırı fatihi olması önem kazanıyor.

Ayrıca, Çankırı yöresinde, günümüze kadar gelebilen tek Danışmentli eseri olmasıyla da önem kazanıyor.

Tüm bunların yanında, kale içinde, aşağıya doğru inen 45 metrelik bir dehliz var. Dehlizin sonu, toprak ve molozlarla dolduğundan, tam olarak nereye gittiği bilinmiyor.

ORMAN FİDANLIĞI MESİRE YERİ

İl merkezine 5 km. uzaklıkta, Çankırı-Kastamonu karayolu üzerindedir.

Burada daha önce bataklık olarak bulunan alan üzerinde: çeşitli tesisler yapılmış olup, mesire yeri olarak kullanılmaktadır. Çevrede ise, özellikle çam olmak üzere, birçok ağaç ve süs bitkileri var.

Ayrıca, dört adet suni göl var. Bu göllerde: sazan balığı yetiştiriliyor. Yani, olta balıkçılığı yapmak mümkün. Ayrıca: mesire yerinde, karaca, kurt, tavşan, pekin ördeği, kaz ve benzeri küçük hayvanlar yetiştiriliyor.

Çankırı

BEŞDUT KAYA MEZARLARI

İl merkezine bağlı, Beşdut köyündedir. Derenin iki yanındaki kayalara oyulmuştur. Bu iki kaya mezarından, bir tanesi sütunlu, diğeriyse sütunsuzdur. Yan yana bulunan bu iki mezar yapısının, MÖ.6’ncı yüzyıldan kaldığı düşünülmektedir.

Sütunlu mezar: 10 metre genişliğinde, 2 metre yüksekliğindedir. Yuvarlak sütunlar, kaidesizdir. Duvarlar ve tavan düzdür.

Sütunsuz mezar: 8 x 10 metre ölçülerindedir. Girişten, doğruca mezar odasına geçilmektedir. Duvarlar ve tavan düzdür.

Kastamonu tanıtımı.

İnebolu tanıtımı.

Karabük tanıtımı.

 

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.