Antik dönemlerden kalan höyük kalıntılarıyla öne çıkan bir yöre. Bunun dışında, Cilvegözü sınır kapısının girişinin buradan olması da, buraya ayrı bir özellik katıyor.
ULAŞIM:
Avrupa’nın, Ortadoğu kapısı olan “Cilvegözü” sınır kapısı, ilçe sınırları içindedir. E-5 karayolu, buradan geçer. Avrupa’dan gelerek, Ortadoğu ve Afrika’ya gidecek kara nakil araçları, Reyhanlı Cilvegözü sınır kapısından geçiyor.
Reyhanlı-Hatay havaalanı arasındaki uzaklık: 57 km. Reyhanlı-Cilvegözü sınır kapısı arasındaki uzaklık: 8 km. Reyhanlı-Suriye-Halep şehri arasındaki uzaklık: 55 km. Reyhanlı-İstanbul arasındaki uzaklık: 1200 km.
TARİHİ:
Reyhanlı, ismini: yöreye yerleşen bir Türkmen aşiretinden almıştır. İlçe sınırları içerisindeki “Tel Cudeyde” höyüğünde, MÖ.6100 yıllarına kadar inen buluntulara rastlanmıştır. Yine aynı yörede bulunan “Tel Aççana” höyüğünde ise, MÖ.3300 yıllarına kadar iner yerleşim bulunduğu anlaşılmıştır. Yöre: Hitit yönetiminde uzun yıllar kalmıştır.
Burası, önceki tarihlerde “İrtah” adı ile anılan bir yerleşim yeridir. 16.yüzyıldan itibaren, göçebe olarak gelen Türkler, buraya yerleşmişlerdir. Daha sonra Reyhanlı ismini alan kasaba, 1918 yılında Fransızlar tarafından işgal edilmiş, 1938 yılında ise işgalden kurtarılmıştır. İlçe, Anavatana katıldığı, 1939 yılında, ilçe statüsü kazanmıştır.
GENEL:
Suriye ile ülkemiz arasındaki “Cilvegözü” sınır kapısı, bu yörededir. Bu sınır kapısı: Türkiye’nin ikinci büyük sınır kapısıdır.
Bölgede Akdeniz iklimi hakimdir. Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yapılan araştırmaya göre: Türkiye’nin en zengin ilçesidir.
İlçe ekonomisi genellikle tarıma dayalıdır. Amik gölünün, 1972 yılında kurutulmasından sonra: bölgede, pamuk ve buğday üretimi artmıştır. Ürün çeşitleri bakımından: pamuk ve hububat önemli paya sahiptir. Ayrıca: büyük baş hayvancılık yapılmaktadır. Sanayi tesisleri olarak ise: çırçır ve prese fabrikaları, iplik ve un fabrikaları bulunmaktadır.
Hatay Devlet Başkanı Tayfur Sökmen, Reyhanlılıdır. Hatay Millet Meclisi, 23 Haziran 1939 tarihinde, Türkiye’ye katılma kararı alır.
NE YENİR-NE İÇİLİR:
Reyhanlı yöresinde en öne çıkan yerel lezzet: tuzda tavuktur. Tüm tavuk, sert tuz ile kaplanıyor ve fırına atılıyor. Uzun süre fırında kalıyor ve çıktığında ise, tuz nedeniyle sertleşen tavuk, sert bir cisimle kırılıyor.
Çünkü, tuz bütün yağı çekip bir de üstünde kuruyunca, iyice sertleşiyor. Tuzun altından çıkan tavuk ise, oldukça lezzetli. Etleri lime-lime geliyor. Yanında salata veya ayran düşünebilirsiniz.
GEZİLECEK YERLER:
MUSTAFA ŞEVKİ PAŞA KÜLLİYESİ:
Reyhanlı çarşı merkezindedir.
Külliye: cami ve medreseden oluşur.
Reyhanlı merkezinde önemli bir cami olarak kabul edilmektedir. Paşa, bu camiyi, başka bir caminin yerine yaptırmıştır.
Yapılış tarihi, 1912 yılıdır. Enine dikdörtgen planlıdır. Taç kapı: sivri kemerlidir.
Caminin kuzeydoğusunda bulunan minaresi, iki şerefelidir.
Kuzey, doğu ve batısında, avluya girişi sağlayan birer kapısı vardır.
Doğu ve kuzey kapıları üzerinde, kitabe bulunur.
Camiyi yaptıran Mustafa Şevki Paşa’nın mezarı Kırıkhan ilçe merkezindeki Beyazıd-ı Bestami Külliyesindedir.
YENİŞEHİR CAMİİ:
İlçe merkezinde, Reyhanlı Devlet Hastanesinin yakınlarındadır.
Külliye: cami ve medreseden oluşur. Caminin batısında: eski bir değirmen bulunur. Cami ve medrese, 2008 yılında restore edilmiştir. Caminin giriş kapısı üzerindeki kitabede, Hicri 1317 yılı yazılıdır. Cami: dikdörtgen planlıdır.
Kırma çatısı kiremitle örtülüdür. Giriş kapısının üstünde, mahfil kısım bulunur. Minber taştan yapılmıştır. Caminin minaresi, kalın gövdeli ve tek şerefelidir. Medrese, caminin kuzeyindedir. İki tane girişi bulunur.
CEMİL MERİÇ KÜLTÜR EVİ:
Ünlü yazar ve şair Cemil Meriç, 1916 yılında Reyhanlı’da doğmuştur. Yazarın doğduğu ev, günümüzde müze yapılmıştır.
Aslına uygun olarak düzenlenen evin bir katı: tamamen onun ve ailesinin kronolojik hayat hikayesi ve eserlerinin bulunduğu bir yer olarak tasarlanmıştır.
Müzede: sohbet ve okuma odaları, ziyaretçiler için buluşma, dinlenme ve okuma olanağı sunulmaktadır. Ayrıca: ışık, ses ve görsel efektlerle zaman içinde bir yolculuğa çıkılmaktadır.
Cemil Meriç, 1987 yılında 71 yaşında hayatını kaybetmiştir. Mezarı İstanbul’dadır.
SULTAN GELİN EVİ:
1973 yılında, Yönetmen Halit Refiğ tarafından burada bir film çekiliyor. Baş rolde: Türkan Şoray. Sultan Gelin filminin çekildiği ev, Reyhanlı ilçe merkezinde halen ayakta kalmış.
2 katlı toprak ev, film için mekan olarak seçilmiş. Ancak, filmin çekildiği dönemde, gayet büyük ve güzel bir yapı olan ev; günümüzde, kullanılmayacak hale gelmiş.
Zamanla: odalar yıkılarak, yerine binalar yapılmış. Günümüzde, bu binaların kuşattığı alanın tam ortasında kalmış durumda.
TEL AVARE KÖYÜ:
İlçenin batısında, Kızılark çayının hemen kuzeyindedir. Höyük üzerinde, Büyük Avare köyü bulunmaktadır. Buraya yerleşenlerin, su ihtiyaçlarını: Kızılark çayından karşıladıkları düşünülmektedir.
1936 yılında, R.J.Braidwood tarafından bulunmuştur. Höyük yüzeyinde: Kalkolik çağ ile Ortaçağ buluntuları toplanmıştır.
ÇATALHÖYÜK:
İlçenin 4 km. kuzeybatısında, Reyhanlı-Kırıkhan karayolunun doğusundadır. Karayolu, höyüğün hemen yanından geçmektedir.
Bu nedenle, höyüğe ulaşım kolaydır. Höyük: ova tabanından, yaklaşık 25 metre yükseklikte ve oval biçimlidir. Boyutları ise: 430 x 265 metredir. Yüzeyden bol miktarda, çanak-çömlek parçaları toplanmıştır.
Hititler, Amik ovasında bir devlet kurdular ve başkent olarak “Çatalhöyük” kullanıldı. Bu devlete: Hatina adını verdiler. O dönemde, Çatalhöyük adı “Kanula” idi. MÖ.717 yılında, Amik ovasındaki bu Hitit varlığı, Asur kralı Sargon tarafından sona erdirildi. MÖ.8.yüzyıldan sonra, Çatalhöyük bölgesinde de, Asur mühürleri görülüyor.
KIZLAR SARAYI-KASR-EL BENET:
Reyhanlı-Halep karayolu üzerinde Cilvegözü’nde Tampon bölgede bir dağın yamacındadır.
Kuzey Suriye’nin en önemli dini merkezidir. Hıristiyanlığın ilk yıllarında rahibeler burada eğitilmiş ve bunun için buraya “Rahibeler Manastırı” da denilmektedir.
MS 5’nci yüzyılda, Bizans döneminde yapılan bu saray, Hıristiyanlığın ilk yallarında bölgeyi kontrol altında tutan bir merkezdir.
Saray girişine, iki taraflı kesme iri blok taşlardan oluşan geçitten girilir.
Giriş kısmı yıkılmıştır.
Kule:
Orta kısmında yüksek kare planlı bir kule vardır. Kule: kırmızı sarı kesme taşlardan yapılmıştır. Kare planlıdır. Kulenin kuzey tarafında: çeşitli odalara ait kalıntılar bulunmaktadır. Bu odalar, muhtemelen Saray muhafızlarına aittir.
Kulenin doğu tarafı:
Günümüzde oldukça harap durumda olan nişler içinde, 8 mezar odası ve bir su deposu görülür. Bu bölümün üstündeki taşlarda bulunan delikler, ahşap çatılı olduğunu kanıtlamaktadır.
Kulenin güney tarafı:
Bizans dönemine ait bir kilise kalıntıları bulunur. Kilise: 20 x 34 metre boyutlarındadır ve define avcıları tarafından tahrip edilmiştir.
Mezarlık:
Kapısı üzerinde: Latin Haçı ve rozet motifi bulunmaktadır. Buna dayanarak, sarayın bir süre Haçlılar tarafından kullanıldığı anlaşılmıştır. Ayrıca, kilisenin güney cephesi alçak kabartma halinde, Suriye süsleme sanatının etkisinde olarak, akanthos yaprakları ve bitkisel bezemelerle süslenmiştir.
Son bir not, Kızlar Sarayı günümüzde tampon bölgede kalmaktadır ve durmak ve gezmek yasaktır. Zaten saraya ait yapılar, sınır hattındaki beton duvarların arkasında kalmıştır.
YENİŞEHİR GÖLÜ:
Antakya-Cilvegözü yolu üzerinde, Suriye sınırında, Antakya merkeze 40 km uzaklıktadır. Suriye sınır hattının hemen yanı başındadır. Sınır duvarları, gölden rahatlıkla görülür.
Yapay bir göldür. Sonradan suların biriktirilmesiyle oluşmuştur. Gölün oluşumuyla ilgili ilginç bir hikaye vardır.
Buna göre: “Bir derviş bölgeye gelir, ekmek pişiren kadınlardan ekmek ister, kadınlar ekmek vermez, işimiz bitince gel derler. Bu duruma üzülen derviş iç geçirmiş ve ekmeğin yapıldığı kuyudan birdenbire su fışkırmaya başlamış, daha sonra bütün köy sular altında kalmıştır.”
Evet günümüzde gölün çevresi yeşillikler ve ağaçlıklarla kaplıdır, yanında bir cami vardır. Cami, 1317 yılında yapılmıştır. Tek katlı cami, kesme taştan yapılmıştır.
Burası günümüzde piknik yeri olarak düzenlenmiştir. Gölün içinde yapay adacıklar oluşturulmuştur. Ayrıca yapay şelaleler bulunur.
Sayfiye yerinde: köprü, sandallar, çevresindeki okaliptüs, çınar ve selvi ağaçları bulunmaktadır.
Ağaçlar altında insanlar piknik yaparlar. Çocuklar gölde yüzerler. Bir zamanlar berraklığından dip taşları görülen göl, son dönemlerde biraz bulanıklaşmıştır.
Göl üzerinde bulunan asma köprü, Boğaziçi köprüsünü andırır.
Gölün çevresinde, 60 yıla yakın bir süredir faaliyette bulunan lokantalar ve çay bahçeleri vardır. Ayrıca gölün alt kenarında tarihi değirmen ve hala kullanılan su kanalları görülür. Göl üzerindeki kurulu asma köprü de ilgi çeker.
Göl kıyısında bulunan pompalar, 24 saat boyunca çalışır ve Reyhanlı ilçesinin içme suyu ihtiyacını gölden karşılar.
Son bir not, buraya yolunuz düşerse, mutlaka “Tuzda Tavuk” yemeği unutmayınız. Muhteşem lezzeti ve gölün güzel manzarasına mutlaka zaman ayırın. Tuzda tavuk, burada 44 yıl önce kurulan bir dinlenme tesisinde yapılmaktadır.
İmma Kalesi
Gölün yakınlarında ise, bir zamanlar bir Roma yerleşimi olduğu tahmin ediliyor.
Avlulu kale: kesme taştan yapılmıştır. İnşaatın bir kısmında ise devşirme malzeme kullanılmıştır. Ancak İmma isimli bu kale, 12’nci yüzyılda savaşlar ve depremler sonucu zarar gördüğü ve son olarak 1171 yılında ise yine bir deprem sonucu tamamen yok olduğu bilinmektedir. Günümüzde piknik yeri olarak kullanılmaktadır.
TELL ATÇANA ÖREN YERİ-HİTİT SARAYI HARABELERİ-ATÇANA:
Antakya-Reyhanlı karayolunun 22’nci kilometresindedir.
Höyüğün boyutları 750 x 600 metre genişlikte bir alana yayılmıştır. Höyüğün büyük kısmında, Brıtish Museum tarafından, 1936-1938 yılları arasında kazı yapılmıştır.
Höyükteki araştırmalar:
İlk yerleşim: MÖ 3400 yılında başlamıştır. Takip eden dönemlerde ise: Mısırlılar, Mitanlar, Mezopotamya devletleri ve geç Hititler gibi kabileler tarafından kullanılmıştır.
Bu kazılarda höyükte 17 kültür katı tespit edilmiştir. Höyükte 4 ve 7’nci katlarda, büyük Saraylar vardır.
7’nci katta:
Saraylardan en eski olan: Babil kralı Hammurabi tarafından yaptırılmıştır.
4’nci katta:
Bu kattaki saray: Hitit Prensi Half-Lim tarafından yaptırılmıştır. Bu saray, MÖ 18’nci yüzyıla aittir. Bu saraya komşu, MÖ 15’nci yüzyıldan kalma başka bir saray, Kral Nigme-Pa’ya aittir.
Atçana höyüğünün tepesi:
Alalah antik kentinin kalıntısıdır. Alalah şehrinin kalıntıları geniş bir tepeye yayılmıştır.
Alalah şehri: MÖ 3 binlerin sonlarında, Orta Tunç Çağı başlarında “Amoritler” tarafından kurulmuştur. Yamhad (günümüzdeki Halep şehri) Krallığının bir parçasıdır.
İlk Saray: MÖ 2000 yılında inşa edilmiştir.
Şehrin ismi: MÖ 18’nci yüzyıla ait Mari tabletlerinde “Alakthum” ismiyle anılır.
Mari’nin MÖ 1765 yılında düşmesinden sonra: Alalakh şehri; yeniden Yamhad egemenliğine girer.
Halep Kralı I Abba-El: Şehri kardeşi Yarım-Lim’e verdi. Yarım-Lim’in soyundan gelenler tarafından oluşan haneden, 16’nci yüzyıla kadar başta kaldılar.
Yine Mari şehrinde bulunan tabletlere göre: Alalakh şehri, Hitit Kralı I Hattuşili tarafından yok edildi.
Yaklaşık 100 yıl sonra, Alalakh şehriyle ilgili yeni kayıtlar görülür. Bu dönemde; Yamhad kralı İdrimi: MÖ 15’nci yüzyılda doğmuştur. Doğduğu şehrinden kaçar ve Alalakh şehrine gider, şehrin kontrolünü ele geçirir.
MÖ 14’ncü yüzyılda: Hitit Kralı Suppiluliuma: Mitanni Kralı’nı yenerek Alalakh ve Kuzey Suriye’yi Hitit İmparatorluğuna katar.
MÖ 12’nci yüzyılda ise, Alalakh şehri: muhtemelen denizden gelen insanlar tarafından tahrip edildi.
Sonuç:
Burada bulunan objelerin çoğu Hatay Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.
TELL TAYİNAT-TAYİNAT HÖYÜĞÜ:
Höyük: günümüzde ilçe merkezinin 17 km batısında ve Asi nehrinin 1.5 km doğusundaki bir tepededir.
Tepe yamaçlar dahil, 700 x 500 metre boyutlarında ve 15 metre yüksekliktedir.
Arkeolojik kazı çalışmalarından önce: “Tayinat Köyü” höyüğün üstünde kuruluydu.
Burası: ticaret yollarının kesişme noktasıdır.
Şehir: MÖ 9 ve 8’nci yüzyıllarda: bir Hitit Krallığı olan Patina Krallığının başkenti “Kinalua” şehridir.
Başkent olan şehir, MÖ 738 yılında: Asur Kralı III Tiglat-Pileser tarafından işgal edilir ve Asur başkentinden yönetilmeye başlanır.
Kazı-Araştırmalar:
Aşağı Şehir:
Şehrin, daha yüksek bir kotunda bulunan “Aşağı Şehirde” bir kale vardır ve kaleye anıtsal bir kapıdan girilir.
1935-1938 yılları arasında yapılan kazı çalışmalarında, burada: Eski Ahit’te “Kral Süleyman Tapınağı” nın tasvirlerini anımsatan bir tapınak kalıntıları bulunmuştur.
Burada: birkaç büyük “Bit-Hilani” tarzı Saray gün ışığına çıkarılmıştır.
2012 yılında, Kanada-Toronto Üniversitesinden bir araştırmacı gurup: höyükte bir insan figürünün başını ve gövdesini belinin hemen altına kadar açtıklarını açıkladılar. Bu figürün kalıntılarının yüksekliği yaklaşık 1.5 metredir.
Toplam yüksekliği ise, 3.5-4 metredir. Figür: siyah-beyaz taştan yapılmış ve sakallıdır. Saçları, sıralar halinde düzenlenmiş, ayrıca bukleler dizisi halinde şekillendirilmiştir.
Figürün: kolları dirsekten öne doğru uzanır, her bir kolda aslan başlı iki kol bileziği vardır. Figürün: sol elinde bir buğday mili ve sağ elinde bir mızrak vardır.
Figürün göğsü: orak şeklinde bir göğüs kafesiyle süslenmiştir. Figürün arka tarafında ise, Luvi Hiyeroglifiyle yazılmış, uzun, kabartma bir yazıt vardır.
Yazıt: Kral Şuppiluliuma’nın başarılarını belgeler.
Muhtemelen MÖ 858 yılında ölen aynı kraldır.
Kendisi: Suriye-Hitit koalisyonunu bir parçası olarak, Asur kralı Şahmaneser III’ün bölgeyi istilasına karşı savaşmıştır.
Yukarı Şehir:
2017 yılı yaz döneminde, Yukarı Kale’ye giden anıtsal bir kapı kompleksi içinde, görkemli bir kadın heykeli bulundu. Bu heykel, muhtemelen Anadolu tanrılarının ilahi anası sayılan “Kubala” heykeli olduğu düşünülür.
Veya antik Tayinat hanedanı kurucusu Taita’nın karısı veya annesi Kupapiyas olabilir. Ancak, heykelin Kral Şuppiluliuma’nın karısı olduğu da düşünülür.
Arkeolog Timothy Harrison: erken Demir Çağ topluluklarında: kadınlar siyasi ve dini yaşamda önemli rol oynamışlardır.
Buluntular, Hatay Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.
BEŞ KARDEŞLER MAĞARASI:
Ceylanlı köyündedir.
Tipik kaya mezarları görünümündedir. 3 katlıdır. Kayaların üzerindeki üç gözde, pencere delikleri görülür.
Halk arasında Sütlü mağara olarak da isimlendirilir. Buraya bir bey, eşi ve çocuklarının gömülü olduğu tahmin edilmektedir.
Hatay şehir merkezi gezi ve tanıtım yazısı.
Altınözü gezi ve tanıtım yazısı için.
Kumlu gezi ve tanıtım yazısı için.
bnce fotolar daha büyük olmalıydı :..:
Gidip gezmiştim gerçekten güzeldi bi de Cemil Meriç Müzesi var mutlaka uğrayın sadece çok suriyeli var yoksa güzel bir geziydi