Karadeniz bölgemizin en önemli kentlerinden biri, daha doğrusu bir liman kentidir. Ama, sanırım sizlerin de aklına geldiği gibi, Zonguldak denilince benim aklıma hemen kömür ve kömür ocakları geliyor.
Burada, gerçekten kömür madenleri ünlü ve zaten buranın insanı da, mutlaka bir şekilde, bu kömür madenleriyle bağlantılı bir yaşam sürmüş veya halen sürdürmekte. Sisli ama şirin bir şehir, bunların yanında, kışın bol yağmurlu, havası kömürlü.
ULAŞIM
İl otobüs terminali, il merkezine oldukça uzaktadır. Taksi ve dolmuşlarla, terminal ve şehir merkezi arasındaki ulaşım sağlanıyor. Karadeniz Ereğli tarafından şehre girdiğinizde, “Demirpark AVM” denen güzel bir alışveriş merkezi görülüyor.
Düzce yönünden gelirseniz, şehre girmeden hemen önce, 3 tane tünel var.
Zonguldak-Düzce arası uzaklık: 118 km. Zonguldak-Bartın arası uzaklık: 89 km. Zonguldak-İstanbul arası uzaklık: 331 km. Zonguldak-Ankara arası uzaklık: 268 km. Zonguldak-Karabük arası uzaklık: 173 km.
TARİH
İl merkezinde ilk yerleşimin, MÖ. 1000 başlarında başlamaktadır. İlkçağ dönemlerinde, burada, adını Sandra çayından alan, Sandrake denilen bir köy yerleşimi vardır. Burası, günümüzdeki il merkezinin ilk yerleşim alanıdır.
MÖ.1200 yıllarında, Frigler, bölgede egemen olmuşlardır. Daha sonraki dönemlerde ise, sırasıyla: Kimmerler, Lidyalılar ve Medler, bölgede egemen olurlar.
MÖ.334 yılına kadar süren Pers egemenliği sonrasında, bölge, Kapadokya Satraplığına bağlanır.
MÖ.2.yüzyılda, Bithynia egemenliği var. MÖ.1.yüzyılda ise, Romalılar. MS.4.yüzyılda: Bizanslılar, egemenliği ele geçirirler. Takip eden dönemde, Osmanlılar var.
Ancak, 1865 yılından itibaren, kömür madeninin işletilmeye başlanmasıyla, bölgenin önemi iyice artmıştır. Özellikle: İstiklal Savaşının kazanılmasından sonra, 1 Nisan 1924 tarihinde, Cumhuriyet sonrası ilk kurulan il: Zonguldak olmuştur.
GENEL
Şehrin en büyük özelliği: yer altı kaynakları açısından zengin bir yer olmasıdır. Taş kömüründen başka, Alüminyum, demir, manganez gibi maden yatakları da var. Taş kömürü, özellikle “Demir-Çelik” endüstrisinde kullanılmaktadır.
Zonguldak yöresinde, taş kömürü denilince, akla hemen: “Uzun Mehmet” gelir. 1829 yılında, yöredeki taş kömürü, Ereğli İlçesi, Kestaneci köyünden Uzun Mehmet tarafından bulunmuştur.
Şehrin, Karadeniz kıyısında, 17 km. kıyı şeridi bulunmaktadır. Yerleşim birimleri, kömür üretim bölgelerinde kurulmuştur. Taş kömürü üretimi, şehir merkezi sınırları içinde yoğun olarak yapılmaktadır.
İklim ele alındığında: bölgede, ılıman Karadeniz iklimi görülür. Her mevsim yağışlı ve ılıktır. Kurak mevsim yok. En fazla yağış: sonbahar ve kış mevsimlerinde görülür. Ancak, denizden iç kesimlere gidildikçe, iklim sertleşir.
İl topraklarının, yarıdan fazlası, ormanlarla kaplıdır. Arazi yapısı olarak ise, engebelidir.
KÖMÜR VE OLUŞUMU
Kömür, Taş kömürü havzasında oluşmaktadır. Bu oluşumu: çeşitli bitkilerin, milyonlarca yıl, kumların altında kalarak yavaş yavaş taşlaşması, tabakalaşması, çürümesi ve kömürleşmesi şeklinde gelişir.
1986 yılında yapılan tetkiklere göre, bu havzada, 1.5 milyar ton, taş kömürü rezervleri bulunmaktadır. İşlenebilir kömür yatakları ise, 500 metre yerin altındadır.
EL SANATLARI
MÖ. 1200 yıllarında, buraya yerleşen Frigler, Sandrakhe olarak isimlendirilen kırmızı madeni işleyerek, boya ve ilaç yapımında kullanmışlardır. Zaten, Zonguldak deresinin eski isminin “Sandrakhe” olduğu da söylenmektedir. Dere ismini, bu madenden almıştır.
ZONGULDAK KARA ELMAS ÜNİVERSİTESİ
Batı Karadeniz bölgesinde bulunan Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Zonguldak ili ve çevre ilçelerinde kurulu, 7 Fakülte, 2 Yüksek okul, 6 Meslek Yüksek okulu ve 1 Devlet Konservatuarından oluşmaktadır.
Fakülteler: Fen-Edebiyat, Tıp, Mühendislik, İktisadi ve İdari Bilimler, Ereğli Eğitim, Diş Hekimliği ve son olarak Güzel Sanatlar Fakültesi.
NE YENİR.NE İÇİLİR
Zonguldak merkezinde, genellikle, unlu yiyecekler yapılıyor. Örneğin: börek, su böreği, kabaklı börek, bazlama, gözleme, kömeç ekmeği. Tüm bunların yanında, Zonguldak yöresine yolunuz düşerse, belki de dünyanın en lezzetli kestanesi olan kuzu kestanesini mutlaka tatmalısınız.
Bu kestane, birçok şekilde yenilecek şekle getiriliyor. Örneğin: suda haşlanarak yapılan “tuzlama” veya fırında kavrularak pişirilmesiyle yapılan “kavşak” deneyebilirsiniz.
NE SATIN ALINIR
Zonguldak’tan birçok şey satın alabilirsiniz. Özellikle: madenci heykelcikleri ilginizi çekebilir. Bu güzel heykelciklerin fiyatı 50-100 TL. arasında değişiyor.
GEZİLECEK YERLERİ
Zonguldak şehir merkezinde, sizi ilk karşılayacak olan yoğun bir araç trafiğidir. Şehir merkezindeki ana caddede yürüyerek ilerlerseniz, liman bölümüne kadar ulaşırsınız.
Liman bölümünde: denize doğru uzanan bir bölümde, ilginç kapı gibi bir yer görülüyor, oldukça eski olduğu belli olmasına rağmen, hakkında hiçbir bilgi bulunmuyor. Bunun hemen ilerisinde, sol yanda, madenci şehitliği (eski) ve sağ yanda ise, deniz kıyısında, muhteşem bir çöplük yani rezillik görülüyor.
Sonra yine sağ yanda “Maden Mühendisleri sosyal tesisi” doğru yürüdüğünüzde, sol yanda ise, tepe yamacına yaslanmış birkaç sosyal tesis görülüyor.
Bunların deniz manzaraları elbette muhteşem güzel, denizin kıyısı ne kadar pis olsa da (umarım bir gün bu pislik Belediye tarafından temizlenir) denizin uzaktan görüntüsü muhteşem, dalgakıran görüntüsü muhteşemdir.
Bu yoldan yürümeye devam ederseniz, ana yolun sağ ve sol yanlarında ara sokaklar var, burada ilgimi çeken, hemen Valilik binasının önündeki “İnönü Parkı” oldu. Bu parkta: Atatürk heykelleri ve bir komanda askeri heykeli (bunun arkasında Zonguldaklı şehitlerin isimlerinin yazılı bulunduğu bir bölüm var) görülüyor.
Özellikle Atatürk anıtının kaidesinde İsmet İnönü’nün bir sözü çok ilgimi çekti. Evet: yoldan devam ettiğinizde, ilginç iki madenle ilgili heykel göreceksiniz, başkaca kalabalık, yoğun trafik, dükkan, mağaza, dükkan, mağaza göreceksiniz.
Yani, Zonguldak merkezi pek turizme yönelik değil, yani turistik açıdan burayı ziyaret etmek isterseniz, merkezde görebileceğiniz çok şey yok.
MADENCİLİK MÜZESİ
Şehir merkezine yakındır. Bunun hemen dışında, maden şehitlerinin isimlerinin yazılı bulunduğu tabelalar görülüyor. Yani şehitler anıtı var. Müze, ilk olarak, 1880 yılında açılan bu bölüm, daha önce eğitim alanı olarak kullanılırken, daha sonra, Madencilik Müzesi olarak hizmete açılmıştır.
Burada: yaklaşık 1 km. uzunluğunda, yer altı açıklığı bulunuyor ve yer altı kuyusu haricinde, tüm madencilik üniteleri bulunmakta ve sergilenmektedir. Bunun dışında: bir salon, bir sergi salonu, kafeterya, yemek salonu, duş, hediyelik eşya reyonu ve ısı merkezleri bulunmaktadır.
GÖKGÖL MAĞARASI
Zonguldak-Ankara kara yolunun, Zonguldak il merkezi çıkışından 4 km. sonradır. Gökgöl mağarası, 3350 metrelik uzunluğu ile Türkiye’nin en uzun ikinci mağarasıdır. Karbonifer döneme tarihlendirilen mağara, yaklaşık 350 milyon yaşındadır. 875 metrelik yürüyüş yoluna sahip olan mağaranın içerisinde yağışlı dönemlerde debisi artan bir yeraltı deresi bulunur.
Yeraltı deresi, doğal bir sifon ile Erçek Deresine dökülür. Gökgöl mağarasının içi damlataş birikimi yönünden son derece zengindir. Mağara içerisinde her türlü damlataş oluşumları (sarkıt, dikit, sütun, bayrak damlataşı ve makarna sarkıtlar) bulunur. Mağaranın girişten büyük çöküntü salonuna kadar olan bölümleri Fosil giriş, Astım salonu, Harikalar Salonu ve Mucizeler Salonu gibi adlarla nitelendirilmiştir.
Mağaradan girildikten sonra, 250 metre ilerlemek mümkün. Mağara içinde, damlataş birikimi sonucu muhteşem bir görüntü oluşmuş.
Mağara zemininde, yer yer su birikintileri bulunuyor. Bu nedenle, mağaraya: yaz ve sonbahar aylarında girmek uygun. Çünkü, bunun dışındaki mevsimlerde, mağara derinliklerinden sel tehlikesi gelme riski varmış.
Mağara, turizme yönelik olarak gayet güzel hazırlanmış. İlk 875 metrelik bölüm, turizm amaçlı kullanılıyor. Girişten, Büyük çöküntü salonuna kadar uzanan bu bölümün genişliği: 2-15 metre ve yüksekliği: 1-18 metre. Hatta, 2001 yılından itibaren ziyarete açılan mağaranın hemen girişinde bulunan bölümde dinlenebilir ve satışı yapılan el sanatlarından satın alabilirsiniz.
HARMANKAYA ŞELALESİ
İl merkezinin 5 km. dışındadır. Ancak, ana yoldan sonra, buraya yani şelalelere ulaşmak için, yine uzun bir yürüyüş gerekiyor. Bu mesafe, yaklaşık 12 km. civarında. Yürüyüş parkurunun bazı bölümleri çok zorlu.
Bu yüzden, burayı ziyarete gitmeyi düşünenlerin, bu zorlukları baştan kabullenmesi gerekiyor. Bu 12 kilometrelik yürüyüş yolu, en iyi şartlarda, yaklaşık 6-7 saat sürüyor. Yani, bu gizli cenneti gezmek, görmek isteyenlerin, bu zor yolculuğa en baştan hazır olması şart.
DEĞİRMENAĞZI ŞELALELERİ
Şelalelerin bulunduğu bölüme gidiş için iki yol var. Değirmenağzı koyundan, denir kenarından geçerek, yürüyüş parkurunun başlangıç noktasına ulaşabilirsiniz. Derenin içinde: yamaçlardan koparak düşmüş, büyük kaya kütleleri var.
Zaten, çoğu yerde, bu kaya-taş kütlelerinin üzerine basarak ilerliyorsunuz. Uzun ve yorucu bir yürüyüşten sonra, şelalenin bulunduğu yere ulaşıyorsunuz. Şelale, yaklaşık 6 metrelik bir yükseklikten, aşağıya düşüyor. Üstünde ve düştüğü yerde, iki tane ufak gölet var. Evet, biraz zahmetli de olsa, gittiğinizde karşınıza muhteşem bir doğa harikası çıkıyor.
GÖLDAĞI
İl merkezindedir. Burada, lokanta, oturma gurupları, otopark ve çeşme bulunuyor. Burası: antik dönemlerde, yörede kurulan bir krallığın merkezi. Zaten, Zonguldak şehrinin ismini buradan aldığı düşünülüyor. Dağın ismi: Zone Gol Dağı. Fransızca tercüme edildiğinde: Göl dağı bölgesi anlamına geliyor.
Burada yaşadığı düşünülen kralın kızı; dağdaki gölde, altın bir kayıkla dolaşırmış. Bu bir söylenti. Ama elbette bu söylenti eseri, bölgede çok sayıda define kazıcısı işbaşı yapmış ve birçok yer delik-deşik olmuş.
TÜRKALİ
Burası bir köy. İl merkezine 25 km. uzaklıktadır. Çaycuma’ya 22 km. ve Filyosa 4 km. uzaklıktadır.
Denize sıfır, çevresi dağlarla çevrili, yeşil ve mavinin birleştiği bir yer. Zonguldak’ın en uzun ve güzel sahili burada. Köyde: yaz-kış açık, turistik tesisler, restoranlar ve sahilde kafeler var.
KAPUZ PLAJI
İl merkezinde, Kapuz caddesindedir. Şehirden bağımsız bir yer gibi durur. Çay bahçesi, lokantası ve duş, soyunma kabinleri, büfe gibi her türlü alt ve üst yapı mevcuttur. Özellikle, şehir yerlileri, yazın buraya yoğun şekilde gidiyorlar. Bir Pazar günü, buraya, yaklaşık 3000 kişinin geldiğine şahit olunmuş. Ancak, deniz suyunun pek temiz olmadığı söyleniyor.
ILIKSU PLAJI
Kozlu-Ilıksu mevkiindedir. Burada da: çay bahçesi, lokanta, soyunma kabinleri, büfe gibi tesisler bulunmaktadır.
Ancak, bu plajda, öğrendiğime göre, haftanın belli günlerinde bayanlar günü düzenleniyormuş, yani gitmeden önce, bu konuda araştırma yapıp gitmenizde yarar var. Önceki yıllarda, Çarşamba günleri, bayanlar günü olarak plaj bölgesi kullanılıyordu.
FENER MAHALLESİ
İl merkezindedir. Fransızlar tarafından, şehirde yaşadıkları dönemde, yaklaşık 100 yıl önce inşa edilmiştir ve günümüzde, Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Burada, güzel şehir ve deniz manzarası eşliğinde, yemek yiyebileceğiniz güzel yerler var.
Zonguldak Devrek hakkındaki gezi yazım için Devrek
çok güzel olmuş
bir memlekette tarihi hiçmi birşey olmaz cami vs ik defa gittim göremedim zonguldakta siteniz çok güzel hep buradan faydalanıyorum